Смекни!
smekni.com

T rk deyimler ve T rk dilinde onlar n rol d r (стр. 2 из 4)

-Çoğunlukla fiil olarak (msl.vakit almak) görülen deyimler, zaman zaman sıfat (msl. Kabak kafalı), zarf (msl.öğle üzeri) biçimlerinde; bazen de soru cümlesi (msl.ne dese beğenirsin?) ve ünlem cümlesi (msl. Vay anam vay) biçimlerinde görünürler.

Deyimlerin Başka Kullanımlarla İlişkisi

-Deyimler, çok kez, başka türlü halk kullanımlarıyla ve daha başka anlatım araçlarıyla karıştırılıratasözlerine, birleşik sözcüklere, Türkçe terimlere ve argo denilen sözlere...
Bir karşılaştırma yapacak olursak:
Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler.

Deyimler ise, kalıplaşmış anlatım araçlarıdır. Cümle şeklinde olanlar bile bir anlam bütünlüğü taşımaz. Asıl anlamlarını içinde bulundukları cümleden alırlar; aldıkları anlam da değişmez bir kural niteliğinde değildir. Örneğin:
Denize düşen yılana sarılır. (Atasözü)
Dört yanı deniz kesildi. (Deyim)
Her iki sözde bir çaresizliği belirtiyor. Ancak birinci söz inanılmış, benimsenmiş bir düşünce, değişmez bir kural. İkinci söz ise, bir anlam bütünlüğü taşımıyor. Ancak şöyle bir cümle içinde: “Varını yoğunu kaybedince dört yanı deniz kesildi, tutunacak bir dal bulamadı” denilirse, bir çaresizlik anlamı ortaya çıkıyor ama, bu da değişmez bir kaide değil; varını yoğunu kaybeden herkesin dört yanı deniz kesilmez ki... Tutunacak bir el, tutunacak bir dal bulanlar da olur. O halde bu bir deyimdir.

Deyimleri öteki anlatım araçlarından da ayırabiliriz:

Deyimler, terimlere benzer. Terimler, anlamları daraltılmış bilimsel sözlerdir... Deyimler ise, anlamları genişletilmiş mecazlı sözlerdir ve en az iki sözcükten meydana gelirler.

Deyimler argoya da benzemez. Argo (bkz.), halkın geneli tarafından kullanılmayan, yalnızca belli çevrelerin kullandıkları, genel dilden ayrı, bir çeşit külhanbeyi ağzıdır. Deyimler ise, toplumun geneline mal olmuş, halk yapısı söz gruplarıdır.
Bu bakımdan: Diktörgen terimdir; cızlamı çekmek argodur; deyim değildir.

Deyimler,dört gramer yapısından oluşmaktadır:
1-Tek bir kelimeden ibaret olup,semantik manasına göre dikkate alınarak.
2-Bileşil fiillerin kendisinden önce gelen kelimeye karşı elde ettiği hakimiyetle.
3-İsmin fiile hakim oluşuyla.
4-Her iki öğenin eşit oranda kalıplaşmasıyla meydana gelir.

Deyimlerin ana karakterini anlamak için cümle içindeki kullanılışlarına dikkat etmek gerekir.Yukarıda sıralanan nitelikler göz önüne alınarak,deyimlerin gruplandırılması şöyle yapılabilir:

Alay ve eğlenme maksadıyla yapılan deyimler:

a-Tasviri olup fiil karakteri taşımadan kullanılanlar:
ör:Ayran budalası
b-Bir hüküm ifade edip atasözü değerine ulaşanlar:
ör:Atı alan Üsküdar’ı geçti
c-Hikaye karakteri gösterenler:
ör:Hoppala
d-Fiilin hakim olduğu deyimler:
ör:Akıldan yana züğürt olmak

Hikaye Deyimleri

a-Tasviri mahiyette olanlar:
ör:Adet yerini bulsun
b-Dua mahiyetinde olanlar:
ör:Bereket versin
c-Hitap olarak kullanılanlar
ör:Ayol
d-Üzüntüyü,eseflenmeyi ifade edenler:
ör:Ah…aksi şeytan
e-Konuşmayı devam ettirmek amacıyla kullanılanlar:
ör:Ha,ne diyordum
f-Teselli mahiyetinde kullanılanlar:
ör:Adam sen de

Tasviri nitelikte deyimler:

a-Tasviri olanlar: ör:Kuyu anası
b-Fiilin hakim olduğu deyimler: ör:Alçak gönüllü olmak
Mübalağa deyimleri:

a-Tasviri mahiyette olanlar:
ör:Ağzı açık kalmak
b-Alay ve eğlenme ihtiva edenler:
ör:Dananın kuyruğunu koparmak
c-Küçümseme,tahkir ve ihtar unsurlarını içine alanlar:
ör:Yüreğinde dağ açılmak

Dua deyimleri:

a-Nezaket ve iltifat unsurlarının hakim olduğu dua deyimleri:
ör:Allah bir arada kocatsın
b-Vecize mahiyetinde olan dua deyimleri:
ör:Nemrut’un ateşini Hz.İbrahim’e gülzar eden Allah,sizin de yaktığınız ateşi bize selamet nuru etsin.
c-İstihza yollu söylenen ve dalkavukluk çeşnisi ile bulunan deyimler:
ör:Allah akıl versin,çok yaşa
d-Allah’a şükür anlamında yapılan deyimler:
ör:Hamdolsun,bin şükür.
e-Büyü,tılsım bozmak veya yapmak için kullanılan deyimler:
ör:Üzerliksin hevasın,her dertlere devasın

İltifat,dalkavukluk,yaltaklanma ve sevgi deyimleri:

a-Saray çevresinde padişah ve diğer devlet ricalini tasvir,takdir ve dalkavukluk için kullanılan deyimler:
ör:Devletli,efendizadem
b-Sevgiliye veya yaranılmak istenen kimseye karşı kullanılan hitap deyimleri:
ör:A canım,canımın içi,ciğerimin köşesi,elmasım
c-Sevgiliyi veya yaltaklık edileni tasvir için kullanılanlar:
ör:Afeti can,gazali rana,hokka gibi ağızlı,kiraz gibi dudaklı
d-Sevilen veya yaranılmak istenen şahsa söylenen,fiilin hakim olduğu deyimler:
ör... - Üye olup tamamını bilgisayarınıza kaydedebilir, üzerinde değişiklik yapabilir, yazıcı çıktısı alabilirsiniz.

Deyim anlam

Deyim, en az iki kelimenin kalıplaşarak yeni bir anlam kazanmasıyla oluşan mecazlı sözlerdir. Kelimelerden biri veya her ikisi anlam kaybına uğrar.

Bu sözlerle gönlümü almış mı oldun?

Kendi düşüncelerinde ayak diriyordu.

Korktuğu başına gelmiş, arabası bozulmuştu.

Her gördüğüne dudak büküyordu.

Senin yaptığın pire için yorgan yakmak.

İki genç adam boğaz boğaza geldi.

Olur olmaz konularla baş ağrıtmayı seversin.

Bu şekilde anlatırsanız aklı yatar.

Sonunda korktuğumuza uğradık, çocuk kayboldu.

Matematiği aklım almıyor.

Çocuk ağzı açık beni dinliyordu.

Öğrenciler, beni can kulağı ile dinliyordu.

Hiçbir işte dikiş tutturamamıştı.

Bizimkinin iyice çenesi düştü.

Göze girmek için her şeyi yapıyor.

İşin ağırlığın gözümüzü korkutmuştu.

Bu soruya kafa yormanı istemiştim.

Çocuk eli uzun biri, cüzdanımı almış.

Burası çok ayak altı, şurada duralım.

Deyimlerin özellikleri:

a) Deyimler kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin yerleri değiştirilemez, herhangi biri atılamaz, ye<rlerine başka kelimeler konulamaz.

Meselâ "yüzün ak olsun" yerine "yüzün beyaz olsun" denilemez,

"ocağına incir ağacı dikmek" yerine "ocağına çam ağacı dikmek" denilemez,

"ayıkla pirincin taşını" yerine "ayıkla bulgurun taşını" denilemez,

"dilinin altındaki baklayı çıkar" yerine "dilinin altındaki şekeri çıkar" denilemez,

"tüyleri diken diken ol-" yerine "kılları diken diken ol-" denemez.

Ama istisnalar yok değildir: “baş başa vermek” ve “kafa kafaya vermek” gibi.

Araya başka kelimeler girebilir:

“Başını derde sokmak” Başını son günlerde hep derde soktu.

b) Deyimler kısa ve özlü anlatımlardır. Az sözle çok şey anlatırlar: “Çam sakızı çoban armağanı”, “dili çözül-”, “dilinde tüy bit-”, “dilini yut-”

c) Deyimler en az iki sözcükten oluşurlar. Bu özellik deyimi mecazdan ayırır.

1. Kelime öbeği ve mastar şeklinde olabilirler:

ağzı açık, kulağı delik,

eli uzun, kaşla göz arasında,

bulanık suda balık avla-, dikiş tutturama-,

can kulağı ile dinle-, köprüleri at-,

pire için yorgan yak-, pişmiş aşa su kat-,

kafayı ye-, aklı alma-,

akıntıya kürek çek-, ağzı kulaklarına var-,

bel bağla-, çenesi düş-,

göze gir-, dara düş-,

2. Cümle şeklinde olabilirler ki bunların bir kısmı gerçek olaylara yada öykücüklere dayanır.

Yorgan gitti, kavga bitti.

Dostlar alışverişte görsün,

Çoğu gitti azı kaldı,

Allah bana ben de sana,

Atı alan Üsküdar'ı geçti,

Tut kelin perçeminden,

Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı,

Kızım sana söylüyorum, gelinim sen alın.

Ben diyorum hadımım, o soruyor kaç çocuğun var?,

Ne şiş yansın ne kebap,

Fol yok yumurta yok ..

d) Deyimler özel anlamlı sözlerdir. Deyimler genel yargı bildirmezler. Deyimler bir kavramı belirtmek için bulunmuş sözlerdir. Öğütte bulunmazlar. Atasözleri ise genel anlamlı sözlerdir. Ders vermek, öğütte bulunmak için ortaya konulmuşlardır. Deyimle atasözünü ayıran en önemli nitelik budur. Meselâ: "İşleyen demir ışıldar" atasözüdür. Çalışmanın önemini anlatmaktadır. Bu yargı dünyanın her yerindeki insan için geçerlidir.

e) Deyimlerin çoğunda kelimeler gerçek anlamından çıkarak mecaz anlam kazanmışlardır. Çantada keklik, ağzı açık, kulağı delik, abayı yakmak, devede kulak, hapı yutmak, fol yok yumurta yok, hem nalına hem mıhına, ne şiş yansın ne kebap, ben diyorum hadımım, o soruyor kaç çocuğun var?

Bazı deyimler ise anlamlarından çıkmamışlardır: Çoğu gitti azı kaldı, ismi var cismi yok, adet yerini bulsun, Allah bana ben de sana, yükte hafif pahada ağır, özrü kabahatinden büyük, dosta düşmana karşı, iyi gün dostu, canı sağ olsun ..

f) Deyimler cümlenin öğesi olabilir, cümlede başka görevler de alabilir:

Üzüntüsünden ağzını bıçak açmıyordu. (Yüklem)

Damarıma basmadan konuşamaz mısın? (Zarf tümleci)

Aslan payı ona düştü. (Özne, isim tamlaması)

O, dik kafalı biridir. (sıfat tamlaması, sıfat)

g) Kafiyeli deyimler de vardır:

Ele verir talkımı, kendi yutar salkımı

DEYİM AKTARMASI:

Ad aktarmasını açıklarken söylemiştik. Bir kelime söylenir; ancak, başka kelime kastedilir. Buna "anlamsal aktarma" diyoruz. Ad aktarmasında; söylenilen kelime ile kastedilen kelime arasında benzerlik ilişkisinin "olmadığını" ifade etmiştik. İşte, bir kelimeyi söyleyip başka kelimeyi kastederken, bu söyleyiş, bir benzerlik ilişkisiyle yapılırsa, bu tür aktarmalara deyim aktarması denilir.

Kısacası; kastetme anlatım şeklinde; benzerlik olursa deyim aktarması, benzerlik almazsa ad aktarması meydana gelir.

* Çınarlar, kahvenin önünde derin bir sohbete dalmıştı. "çınarlar" ile "yaşlı insanlar" anasında benzerlik kurulmuş.

* Tatilimizi ölü denizde geçirdik. "durgun" yönüyle "ölü" ile "deniz" arasında benzerlik ilişkisi kurulmuştur.

DEYİM AKTARMASI ÇEŞİTLİ METOTLARLA YAPILIR:

a- İnsana ait organ adları, yakıştırma yoluyla doğadaki diğer varlıklara aktarılır.

* Testinin boğazı kırıldı. (Testinin "dar" yeri ile "insan boğazı" arasında yan anlamdan hareketle benzerlik kurulup aktarma yapılmış.)

*Makinenin kolunu dikkatli tutmalısın. (Makineyi çalıştırmaya yarayan "alet" ile "insan kolu" arasında yan anlam yoluyla benzerlik kurulup aktarma yapılmış.

*Dağın sırtına kar yağdı. ("Dağın, diğer bölümlere göre daha yüksek olan kısmı" ile "insanın sırtı" arasında yan anlam yoluyla benzerlik kurulup aktarma yapılmış.

b-İnsana ait bazı özellikler doğadaki varlıklar için kullanılır.

*Yorgun yollarla arkadaşlığım bitmedi. ( "Yol" insan gibi düşünülüp benzetme yapılmış ve "yol'a" insan özelliği olan "yorgunluk" özelliği aktarılmış.

*Kel tepelerin, derhal ağaçlandırılması gerekir. ("Tepeler" insan gibi düşünülüp benzetme yapılmış ve "tepeler'e" insan özelliği olan "kellik" özelliği aktarılmış.

*Oradaki kör kuyunun kapağını kapatın. ("Kuyu" insan gibi düşünülüp benzetme yapılmış ve "kuyu'ya" insan özelliği olan "körlük" özelliği aktarılmış.

c-Doğayla ilgili bazı öğeler insan için kullanılır:

*O, ne tilkidir, bir bilseniz. ("O" yani "insan", "tilki" gibi düşünülüp benzetme yapılmış ve insana, tilki'nin özelliği olan "kurnazlık" özelliği aktarılmış.

*Adam, yemeğe kurt gibi saldırdı. ("Adam" yani "insan", "kurt" gibi düşünülüp benzetme yapılmış ve adama, kurtlar'ın belirgin özelliği olan "saldırmak" özelliği aktarılmış.

*Salih, bu olayda çok hafif davrandı. ("Salih" yani "insan", "kiloda ağır olmayan maddeler" gibi düşünülüp benzetme yapılmış ve Salih'e, madde ile ilgili olan "hafiflik" özelliği aktarılmış.

*Mehmet, bize, sert davranmasının nedenini açıklasın. ("Mehmet" yani "insan", "yumuşak olmayan maddeler" gibi düşünülüp benzetme yapılmış ve Mehmet'e, madde ile ilgili olan "sertlik" özelliği aktarılmış.

*Samet kadar pişkin adam görmedim. ("Samet" yani "insan", "yeterince pişmiş yemek" gibi düşünülüp benzetme yapılmış ve Mehmet'e, yemek ile ilgili olan "pişkinlik" özelliği aktarılmış.

*Bu öğrenciler, pırlanta gibidir arkadaş. ("Bu öğrenciler" yani "insan" "bir ziynet eşyası olan pırlanta" gibi düşünülüp benzetme yapılmış ve öğrencilere, pırlantanın özelliği olan "değerli oluş" özelliği aktarılmış.

d-Soyut - Somut Anlam Aktarımı:

Dilimizde, bazı soyut kavramlar, aktarma yoluyla somut kelimelerle anlatılmış ve bunlar zamanla kalıplaşmıştır. Bunlarda, benzetme ilişkisi de yoktur. Buna rağmen, ad aktarması değildirler; çünkü, bunlar, dilimizdeki deyimlerde yoğunlukla bulunmaktadır.

*Bu günlerde seninkinin etekleri zil çalıyor. ( "Etekleri zil çalıyor." ifadesindeki "etek" ve "zil" kelimeleri aslında, anlamca somut olmasına rağmen, fiille birleşip (çalmak), cümlede soyut anlamlı "sevinmek" kelimesinin yerine kullanılmıştır.Somut anlamdan soyut anlama aktarma örneği gördük.

*Burak, tabansızın biridir. ( "Taban" kelimesi aslında, anlamca somut olmasına rağmen, cümlede soyut anlamlı "korkak" kelimesinin yerine kullanılmıştır.Somut anlamdan soyut anlama aktarma örneği gördük.

*Çok açlık çektiler. ("Açlık" kelimesi aslında anlamca soyuttur. "Karnı acıkmak, yemek arzusu duymak" anlamındadır. Cümlede, bir başka soyut anlam kazanmıştır. Bu cümledeki anlamı "fakir olmak" şeklindedir. Soyut anlamdan soyut anlama aktarma örneği gördük.

*Burnundan yanına yaklaşılmıyor. ("burun" kelimesi aslında, anlamca somuttur. Cümlede, anlamca soyut olan "gururlanmak" yerine kullanılmıştır. Somut anlamdan soyut anlama aktarma örneği gördük.

*Biz evde dört canız.("can" kelimesi aslında, anlamca soyuttur. Bu cümlede anlamca somut olan "kişi, adam, fert" yerine kullanılmıştır. Soyut anlamdan somut anlama aktarma örneği gördük.

Aşağıdaki ifadelerdeki aktarmaları, soyut anlam-somut anlam açısından inceleyiniz:
*O adam çok kafasız biridir.
*Senin yaptığına, deveye hendek atlatmak, derler Sinan.
*Ben, Mehmet Emin Yurdakul'un şiir kapısında piştim.
*Son romanıyla sanat dünyasında iyice yükseldi.
*Ben sana çok kırıldım açıkçası.
*Senin yaptıklarına bozulmayıp da ne yapsaydım. *Burada dayılanmanın gereği yoktur.